3 Mayıs 2020 Pazar

Yağmur, Toprak ve Yeşil Kokusu

      Yaz sonuydu. Babamın tatlı sürprizlerinden biriydi. Yalova Termal'in harika doğasının içindeydik. Ortancaların arasından yürümüş, tatlı bir ürperti veren rüzgarla, yalancı bir aceleyle otelin kapısından girivermiştik. Avlulu ahşap bir evdeydik. Tek tek odalar dar, bütün bir balkona açılıyordu. Odaların ahşap kafesli pencerelerinde yağmur ve yağmurun ritimli sesi vardı.  Pıt pıt, pıt pıt pıt... Ağır aksak..  Küçük odanın kapısını kapatıp pencereye yaklaştığımı hatırlıyorum. Yağmur, toprak ve yeşil kokusu... Odayı paylaştığım kız kardeşim, yan odada varlığını hissettiğim annem, babam ve erkek kardeşim. Konforlu yalnızlık bu, en sevdiğim. 
    Benim şahsi yalnızlığım bu yakın uzağı arar hep. İsterim ki sevdiklerim yanımda olsunlar, ancak özgürlük hissedeyim. Korkak bir duygu mu bu? Asla, yalnızca bizken ben olabilmek bu. Tek başımıza doğar tek başımıza ölürüz nihayetinde. Güzel olan; her daim varlığını hissettiğimiz, bizi seven refakatçilerimizin olmasıdır.          
   Hayatın kanunudur, en zor şeylerin üstesinden kendiniz gelirsiniz. Ellerinizden tutanlar, yolunuzdaki taşları kaldıranlar o kritik eşiği sizin yerinize aşamaz.  Nefes alırsınız, şöyle derinden, midenizin üstünden -şu kazınan yer, kıvıl kıvıl kıvranan yer var ya işte orası- . Yüreğinize bir rüzgardır bu. Yelkeni şişer iradenizin ve o adımı atarsınız. İşte bu cesaret o histen gelir, o konforlu yalnızlıktan. Böyle düşündüğümden, böyle hissettiğimden tüm sevdiklerime de bu hissi mesafeyi tanırım. Birlikte ve yalnız olma konforu en sevdiklerinize sunacağınız en kıymetli hediyelerdendir.
     Yağmur, toprak ve yeşil kokusu... Ruhumu besleyen, beni tabiatla bütünleştiren bu işaretçiler yine yeniden içime sıcak bir huzur verirken beni ilk gençlik yıllarıma götürür. O günden bu yana değişmeyen bana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder